|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
tedavül (para için) |
circulation n.
|
|
The euro will come into circulation in 89 days, and it is already the second most important currency in the world.
Euro 89 gün içinde tedavüle girecek ve şimdiden dünyanın en önemli ikinci para birimi haline geldi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Phrasals |
(bir şey) için para biriktirmek |
save for (something) v.
|
|
We have to save for a rainy day.
Kötü günler için para biriktirmeliyiz.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
(biri için belli bir miktar para) harcamak |
spend (something) on (someone) v.
|
|
USD 13 billion a year is what we in Europe and America spend on cosmetics.
Bizim Avrupa ve Amerika'da kozmetik ürünlerine harcadığımız para yılda 13 milyar dolardır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
4 |
Common Usage |
devletin devlete barış için ödediği para |
tribute n.
|
|
General |
|
5 |
General |
hesabı kapatmak için ödenen para |
settlement n.
|
|
6 |
General |
para toplamak için açılan kampanya |
a drive for funds n.
|
|
7 |
General |
adam öldürtmek için ödenen para |
blood money n.
|
|
8 |
General |
para için yazılan kitap |
potboiler n.
|
|
9 |
General |
zararlı bir hayvanın yok edilmesi veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen para |
bounty n.
|
|
10 |
General |
para için yapan kimse |
professional n.
|
|
11 |
General |
para (bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen) |
bounty n.
|
|
12 |
General |
ihmalkarlık için para cezası |
doomage n.
|
|
13 |
General |
para için yazılan yazı |
potboiler n.
|
|
14 |
General |
para toplamak için düzenlenen sosyal etkinlik |
fundraiser n.
|
|
15 |
General |
para toplamak için düzenlenen etkinlik |
harambee n.
|
|
16 |
General |
kız isterken onun için talep edilen para |
dowry n.
|
|
17 |
General |
hayır için para toplanılan hafta |
rag week n.
|
|
18 |
General |
bir şey için ayrılmış para |
a put away n.
|
|
19 |
General |
ziyaretçileri ağırlaması için subaylara verilen para |
table money n.
|
|
|
20 |
General |
tilkisi ölen avcı için şapkada toplanan para |
cap money n.
|
|
21 |
General |
bir işletmeye destek olmak için organize olup o işletmede para harcayan insanlar |
cash mob n.
|
|
22 |
General |
bir kıza erkek ile evlenebilmesi için verilen ve erkeğe giden mal/para |
dowry n.
|
|
23 |
General |
bir kimseyi dolandırmak için kullanılan para gibi bir tuzak |
sucker bait n.
|
|
24 |
General |
zenginlerden para dilenmek için yazılan mektup |
begging letter n.
|
|
25 |
General |
gemiye mal yükleyebilmek için limana ödenmesi gereken para |
lastage [obsolete] n.
|
|
26 |
General |
acil ihtiyaçlar veya küçük alımlar için kenarda tutulan para |
mad money n.
|
|
27 |
General |
ıslah için ayrılan para |
betterment n.
|
|
28 |
General |
para veya menfaat için ödün veren kimse |
hack n.
|
|
29 |
General |
para koymak için kullanılan eski çorap |
hogger [scotland] n.
|
|
30 |
General |
kendine bakacak durumda olmayan kişilerin ev işlerini yapması için para ödenen kimse |
home help [uk] [new zealand] n.
|
|
31 |
General |
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet |
money changer n.
|
|
32 |
General |
ingiltere'deki iki normandiya kralına madeni para basmalarını önlemek için verilen bir vergi |
moneyage [obsolete] n.
|
|
33 |
General |
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet |
moneychanger n.
|
|
34 |
General |
madeni para dağıtmak için kullanılan taşınabilir cihaz |
money-changer n.
|
|
35 |
General |
şans için müşteriye verilen para üstü |
luck penny n.
|
|
36 |
General |
para kazanmak için herhangi bir meslek icra etmeyen, zengin bir erkek |
gentleman n.
|
|
37 |
General |
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek |
gentleman n.
|
|
38 |
General |
para kazanmaktan ziyade keyif için çiftçilik yapan zengin erkek |
gentleman farmer n.
|
|
39 |
General |
hapisten çıkanlara düzen kurabilmeleri için verilen para |
gratuity n.
|
|
|
40 |
General |
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para |
coat [obsolete] n.
|
|
41 |
General |
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para |
coat money n.
|
|
42 |
General |
şefkat ve para için sara hastasıymış gibi yapan kimse |
crank [obsolete] n.
|
|
43 |
General |
boru teçhizatı için istenen para |
pipage n.
|
|
44 |
General |
hayvanların kümeste tutulması için ödenen para |
pennage n.
|
|
45 |
General |
belirli bir kurum veya amaç için toplanan para |
plate n.
|
|
46 |
General |
para için yazarlık yapan kimse |
potboiler n.
|
|
47 |
General |
(yardım için) para toplama |
gathering n.
|
|
48 |
General |
para ve kariyer derdi olmadığı için ilerlenmesi zor işlerde vakit öldüren genç ve eğitimli kimse |
slacker n.
|
|
49 |
General |
belirli bir amaç için ortak fonda para biriktiren bir grup insan |
slate club [uk] n.
|
|
50 |
General |
elektrik ücretini ödemek için içine önceden bozuk para atılan sayaç |
slot meter n.
|
|
51 |
General |
ingiliz ordusundaki acemi erin serbest bırakılması için ödenen para |
smart money n.
|
|
52 |
General |
bellirli bir amaç için toplanan ortak para |
money pool n.
|
|
53 |
General |
para için yerlerde sürünen tip |
prostitute n.
|
|
54 |
General |
para için yerlerde sürünen tip |
prostitutor n.
|
|
55 |
General |
para vermek (bir işi finanse etmek için) |
put up v.
|
|
56 |
General |
büyük para için kumar oynamak |
gamble for high stakes v.
|
|
57 |
General |
harcamak (bir proje için para/emek/zaman) |
invest in v.
|
|
58 |
General |
para sağlamak (bir iş/kimse için) |
fund v.
|
|
59 |
General |
sonrası için bir kenara koymak (para vb) |
put away v.
|
|
60 |
General |
birlik oluşturmak için para koymak |
pool v.
|
|
61 |
General |
(bir araştırma için) para toplamak |
raise the money for (a research) v.
|
|
62 |
General |
yazı tura için havaya para atmak |
flip up v.
|
|
63 |
General |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid v.
|
|
64 |
General |
bir şey için para biriktirmek |
save money for something v.
|
|
65 |
General |
bir şey için para toplamak |
raise money for something v.
|
|
66 |
General |
okul giderleri için para toplamak |
raise money for school expenses v.
|
|
67 |
General |
kredi için para sızdırmak |
tig [aus] v.
|
|
68 |
General |
iki yüzü birbiriyle alakasız madeni para basmak için alakasız kalıpları birleştirmek |
mule v.
|
|
69 |
General |
yükümlülüğü yerine getirmek için (para) taahhüt etmek |
obligate v.
|
|
70 |
General |
yapılmamış bir iş için para ödemek |
ghost v.
|
|
71 |
General |
para için yazı yazmak |
potboil v.
|
|
72 |
General |
para için kitap yazmak |
potboil v.
|
|
73 |
General |
para için ruhunu satmak |
prostitute v.
|
|
74 |
General |
para için zorlamak |
squeeze for v.
|
|
75 |
General |
para için taciz etmek |
stick up v.
|
|
76 |
General |
para için darlamak |
stick up v.
|
|
77 |
General |
para için yapan |
professional adj.
|
|
78 |
General |
sadece para için çalışan |
hireling adj.
|
|
Phrasals |
|
79 |
Phrasals |
(birisi ya da bir şey) için para toplamak |
collect for (someone or something) v.
|
|
|
80 |
Phrasals |
(bir ürün veya hizmet için) … kadar para almak |
charge (something) for (something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
bir şey için para biriktirmek |
save up for something v.
|
|
82 |
Phrasals |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
84 |
Phrasals |
(bir şey için) bir miktar para harcamak |
expend (something) for (something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
bir şey için belli miktarda para ödemek |
expend something for something v.
|
|
86 |
Phrasals |
(bir şeyi yapmak için) para vermek |
pay to (do something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
birine bir şey alması için para vermek |
stake someone to something v.
|
|
88 |
Phrasals |
birine para veya bilgi vermesi için baskı yapmak |
milk someone for something v.
|
|
89 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
put (something) toward (something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
(bir şey) için para ayırmak |
put (something) toward (something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (an amount of) (money) on (something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (money) on something v.
|
|
93 |
Phrasals |
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek |
appropriate something for something v.
|
|
94 |
Phrasals |
(birine bir şey yapması) için para yedirmek |
bribe (someone) into (doing something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
yapması için para yedirmek |
bribe into doing v.
|
|
96 |
Phrasals |
biri/bir şey için para ayırmak |
budget something for someone or something v.
|
|
97 |
Phrasals |
biri/bir şey için kenara para koymak |
budget something for someone or something v.
|
|
98 |
Phrasals |
için para ayırmak |
budget for v.
|
|
99 |
Phrasals |
(pokerde, kumar masasında) bahis için ortaya para sürmek |
chip in for (something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(pokerde, kumar masasında) bahis için ortaya para sürmek |
chip in on (something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(pokerde, kumar masasında) bahis için ortaya para sürmek |
chip in with (something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
biri/bir şey için (para) toplamak |
collect (money) for someone or something v.
|
|
103 |
Phrasals |
bir şey için (para) toplamak |
collect (money) for something v.
|
|
104 |
Phrasals |
birine bir şey için para ödemek |
compensate someone for something v.
|
|
105 |
Phrasals |
için bir miktar para harcamak |
expend for v.
|
|
106 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için aptalca para harcamak/dökmek |
fritter something away (on someone or something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak |
lay out for (someone or something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
için para harcamak |
lay out on v.
|
|
110 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
save for (something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save for (something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir şey) için para biriktirmek |
save toward (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
save toward (something) v.
|
|
115 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save toward (something) v.
|
|
116 |
Phrasals |
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) v.
|
|
117 |
Phrasals |
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) v.
|
|
Proverb |
|
118 |
Proverb |
para için evlenme ama paralıyla evlen |
never marry for money, but marry where money is
|
|
Colloquial |
|
119 |
Colloquial |
ingiltere'deki çocukların guy fawkes gecesi için havai fişek satın almak amacıyla para toplarken söyledikleri söz |
penny for the guy n.
|
|
120 |
Colloquial |
kripto para piyasalarında alınan coin'in/token'in zararına satmamak için olabildiğince uzun süre elde tutulması |
hodl n.
|
|
121 |
Colloquial |
para için yapılan spor |
moneyball n.
|
|
122 |
Colloquial |
acil durumlar için kenara ayrılmış az miktarda para |
mad money n.
|
|
123 |
Colloquial |
kötü günler için saklanan az miktarda para |
mad money n.
|
|
124 |
Colloquial |
acil ihtiyaç durumları için ayrılan az miktarda para |
mad money n.
|
|
125 |
Colloquial |
öngörülemeyen masraflar için ayrılmış cüzi bir para |
mad money n.
|
|
126 |
Colloquial |
lüzumsuz/keyfi alışverişler için ayrılan cüzi bir para |
mad money n.
|
|
127 |
Colloquial |
tv veya radyoda tanıtım yaptırmak için el altından ödenen para |
plugola n.
|
|
128 |
Colloquial |
bazen estetik ve manevi kaygıları para kazanmak için göz ardı eden çok karlı plan veya kurum |
money-machine n.
|
|
129 |
Colloquial |
guy fawkes gecesinde maskeli çocukların sokaklarda dolaşıp "guy için bir peni lütfen?" diyerek para topladıkları gün |
penny for the guy n.
|
|
130 |
Colloquial |
satış elemanına daha çok satması için ödenen ekstra para |
spiff n.
|
|
131 |
Colloquial |
para için prensiplerini veya değerlerini satan kimse |
sellout n.
|
|
132 |
Colloquial |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge one's bets v.
|
|
133 |
Colloquial |
(bir şey için belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) v.
|
|
134 |
Colloquial |
bir şey için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something v.
|
|
135 |
Colloquial |
para ödememek için trene gizlice binmek |
hop v.
|
|
136 |
Colloquial |
yapmak için para vermek |
pay to do v.
|
|
Idioms |
|
137 |
Idioms |
(sporda) oyuncu maaşları için kullanılabilecek para |
cap space n.
|
|
138 |
Idioms |
birisinin çok az para harcadığını belirtmek için söylenen bir söz |
the last of the big spenders n.
|
|
139 |
Idioms |
zor günler için ayrılmış para |
rainy day fund n.
|
|
140 |
Idioms |
zor günler için biriktirilen para |
someone's nest egg n.
|
|
141 |
Idioms |
çalışanları satışa teşvik etmek için ödenen para |
push money n.
|
|
142 |
Idioms |
gelecek için biriktirilen para |
a nest egg n.
|
|
143 |
Idioms |
verilen/harcanan para için çok iyi |
a bigger bang for the buck n.
|
|
144 |
Idioms |
para için yazılan kitap |
pot boiler n.
|
|
145 |
Idioms |
para için yazılan yazı |
pot boiler n.
|
|
146 |
Idioms |
sadece para kazanmak için yazılan değersiz yazı/kitap |
pot boiler n.
|
|
147 |
Idioms |
(bir şey) için gereken para |
the wherewithal for (something) n.
|
|
148 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gereken para |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
149 |
Idioms |
para için her yola başvurmak |
skin a flint v.
|
|
150 |
Idioms |
(para karşılığında seks için) bedenini satmak |
sell (one's) body v.
|
|
151 |
Idioms |
kötü bir alışkanlığı devam ettirebilmek için çok para/emek/çaba harcamak |
feed the beast v.
|
|
152 |
Idioms |
(birini) para için sıkıştırmak |
put the bee on (someone) v.
|
|
153 |
Idioms |
bir şey için para saçmak |
blow money on v.
|
|
154 |
Idioms |
para kazanmak için yanlış yollara başvurmak |
be on the fiddle v.
|
|
155 |
Idioms |
(bir şey için) (birilerinden) para toplamak |
take a collection up (from someone) (for something) v.
|
|
156 |
Idioms |
(hissesini satması için) para ödemek |
buyout v.
|
|
157 |
Idioms |
(birinin gösterdiği emek/sergilediği çaba için) bahşiş/para vermek |
make it worth someone's while v.
|
|
158 |
Idioms |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out on something v.
|
|
159 |
Idioms |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out for something v.
|
|
160 |
Idioms |
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak |
have money, time to play with v.
|
|
161 |
Idioms |
hızlı fayda/para elde etmek için değerli bir bir şeyi elden çıkarmak |
sell the family silver v.
|
|
162 |
Idioms |
gereksiz/zararlı bir şeyi devam ettirebilmek için büyük para, zaman, enerji harcamak |
feed the beast v.
|
|
163 |
Idioms |
bir faydası olmayan bir şeyi devam ettirebilmek için büyük para, zaman, enerji harcamak |
feed the beast v.
|
|
164 |
Idioms |
her şeyi yiyip yutan bir şeyi devam ettirebilmek için büyük para, zaman, enerji harcamak |
feed the beast v.
|
|
165 |
Idioms |
bir şey için bir sürü para harcamak |
dig deep v.
|
|
166 |
Idioms |
para için kendini satmak/küçültmek |
sell oneself v.
|
|
167 |
Idioms |
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish v.
|
|
168 |
Idioms |
harcadığı para için iyi bir karşılık/hizmet almak |
bang for one's the buck v.
|
|
169 |
Idioms |
harcanan para için iyi bir karşılık/hizmet almak |
bang for the buck v.
|
|
170 |
Idioms |
(birinden biri/bir şey için) para toplamak |
take a collection up (from someone) (for someone or something) v.
|
|
171 |
Idioms |
(birinden biri/bir şey için) para almak |
take a collection up (from someone) (for someone or something) v.
|
|
172 |
Idioms |
için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for v.
|
|
173 |
Idioms |
(bir şey için) çok para dökmek |
go to the expense (of doing something) v.
|
|
174 |
Idioms |
(bir şey için) çok para harcamak |
go to the expense (of doing something) v.
|
|
175 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
176 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
177 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
178 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
179 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge bets v.
|
|
180 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge your bets v.
|
|
181 |
Idioms |
(bir şey) için para ödemek |
pay the penalty for (something) v.
|
|
182 |
Idioms |
(birine) para/borç vermesi için baskı yapmak |
put the arm on (one) v.
|
|
183 |
Idioms |
(biri/bir şey) için para toplamak |
raise money for (someone or something) v.
|
|
184 |
Idioms |
(biri/bir şey) için para biriktirmek |
raise money for (someone or something) v.
|
|
185 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için para toplamak |
raise money to (do something) v.
|
|
186 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için para biriktirmek |
raise money to (do something) v.
|
|
187 |
Idioms |
(bir şey) için para biriktirmek |
save money up (for something) v.
|
|
188 |
Idioms |
(bir şey) için kenara para koymak |
save money up (for something) v.
|
|
189 |
Idioms |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save money up (for something) v.
|
|
190 |
Idioms |
(birinden) para, bilgi koparmak için/koparana kadar gırtlağına çökmek |
squeeze (someone) until the pips squeak [uk] v.
|
|
191 |
Idioms |
(biri/bir şey için) para/bağış toplamak |
take a collection up (for someone or something) v.
|
|
192 |
Idioms |
verilen/harcanan para için çok iyi |
bigger bang for the buck adj.
|
|
Speaking |
|
193 |
Speaking |
az buz değil (para için söylenir) |
that ain't hay expr.
|
|
194 |
Speaking |
bizim için konu para değil |
this isn't about the money for us expr.
|
|
Trade/Economic |
|
195 |
Trade/Economic |
(hesabın eksiye düşmesi durumunda bankanın her bir para çekme işlemi için aldığı) para çekme ücreti |
withdrawal fee n.
|
|
196 |
Trade/Economic |
bankaların bütün işlemleri için aldığı para |
agiotage n.
|
|
197 |
Trade/Economic |
şirket kasasında her türlü harcama için bulunan nakit para (maaş, masraf, temettü vb.) |
cash flow n.
|
|
198 |
Trade/Economic |
geçmişte büyük britanya için para basan ve bazı hak ve ayrıcalıklar talep eden memurlar |
the company of moneyers n.
|
|
199 |
Trade/Economic |
amortisman için ayrılan para |
reserve for amortization n.
|
|
200 |
Trade/Economic |
bankaların bütün işlemleri için aldığı para |
agio n.
|
|
201 |
Trade/Economic |
belli bir amaç için ayrılmış para |
earmarked funds n.
|
|
202 |
Trade/Economic |
bir hakkın kullanılabilmesi için ödenen para |
royalty n.
|
|
203 |
Trade/Economic |
çok çeşitli para birimleri için sabit teklifler |
firm quotes for a variety of currencies n.
|
|
204 |
Trade/Economic |
döviz kurunun dalgalanma sınırım korumak için bir ülkenin kullandığı yabancı para |
intervention currency n.
|
|
205 |
Trade/Economic |
emisyon (para/tahvil için) |
emission n.
|
|
206 |
Trade/Economic |
günlük işler için kasada hazır bulundurulan nakit para |
till money n.
|
|
207 |
Trade/Economic |
işçiler için sağlık sosyal faaliyetler vb finansmanında kullanılacak para |
welfare funds n.
|
|
208 |
Trade/Economic |
kişisel kullanım için ödünç para veren şirket |
personal finance company n.
|
|
209 |
Trade/Economic |
kazalar için ayrılan para |
reserve for accidents n.
|
|
210 |
Trade/Economic |
ödemeler için elde tutulan para fonu |
imprest fund n.
|
|
211 |
Trade/Economic |
ödemeler bilançosundaki bir fazlanın giderilmesi için hükümetlerin izlediği para politikaları |
adjustment policies n.
|
|
212 |
Trade/Economic |
ömür boyu para ödenmesi için yapılan anlaşma |
annuity agreement n.
|
|
213 |
Trade/Economic |
önceki fiyat düzeyine yeniden ulaşmak için dolaşımdaki para miktarının artırılması veya azaltılması |
revelation n.
|
|
214 |
Trade/Economic |
ömür boyu para ödenmesi için yapılan sözleşme |
annuity contract n.
|
|
215 |
Trade/Economic |
para birimleri ingiltere'ninkine bağlı olan ve aralarında olağan kur kontrollerinin işlemediği ülkeler için kullanılan eski terim |
sterling area n.
|
|
216 |
Trade/Economic |
tehlikeli durumlar için ödenen para/tehlike ödemesi |
hazard pay n.
|
|
217 |
Trade/Economic |
tehlikeli durumlar için ödenen para/tehlike ödemesi |
danger money n.
|
|
218 |
Trade/Economic |
ticari işlemlerde yapılacak işlemle ilgili araştırma görüşme ve sonuçlandırma faaliyetleri için gerekli olan zaman, para ve çaba |
transaction costs n.
|
|
219 |
Trade/Economic |
üçüncü şahıslara aylık ödemelerin gerçekleştirilmesi için verilen para çekme izni |
debit order n.
|
|
220 |
Trade/Economic |
yabancı bir paranın değerindeki bir artışa karşı korunmak için vadeli para birimi kontratlarının alınması. |
long hedge n.
|
|
221 |
Trade/Economic |
(ticari proje veya girişimin) başarısını garantilemek için para bağışlama |
underwriting n.
|
|
222 |
Trade/Economic |
gelir vergisi için para kazancı veya kaybının hesaplanmasında kullanılan orijinal mülk maliyeti |
basis n.
|
|
223 |
Trade/Economic |
avrupa'nın ikinci dünya savaşı sonrası ekonomik olarak iyileşmesi için abd dışişleri bakanı george marshall tarafından tasarlanmış olan para yardımı programı |
marshall plan 1948 n.
|
|
224 |
Trade/Economic |
alınan hizmet için içine para konulan, başında görevli bulunmayan kutu |
honesty box n.
|
|
225 |
Trade/Economic |
satıcının şans için müşteriye verdiği para üstü |
luckpenny n.
|
|
226 |
Trade/Economic |
hizmetçi kiralamak için ödenen az miktarda para |
denier à dieu n.
|
|
227 |
Trade/Economic |
hizmetçi kiralamak için ödenen az miktarda para |
denarius dei n.
|
|
228 |
Trade/Economic |
hizmetçi kiralamak için ödenen az miktarda para |
argentum dei n.
|
|
229 |
Trade/Economic |
kısa vadeli kazançlar için yüksek riskli hisse senedi alıp satan para yöneticisi |
gunslinger n.
|
|
230 |
Trade/Economic |
iş sahibinin kendi özel ihtiyaçları için şirketten çektiği para |
owner's draw n.
|
|
231 |
Trade/Economic |
(belirli bir amaç için) alınan para |
drawing n.
|
|
232 |
Trade/Economic |
şahsi kullanım için mal ve hizmetlere para ödeme |
consumpt [scotland] n.
|
|
233 |
Trade/Economic |
koleksiyoner için değersiz olan hasarlı madeni para |
cull n.
|
|
234 |
Trade/Economic |
merkez bankalarının bir para biriminin uluslararası değerini korumak için yüksek miktarda para satın alması |
intervention n.
|
|
235 |
Trade/Economic |
faizli yatırım için para alan komisyoncu |
scrivener n.
|
|
236 |
Trade/Economic |
(taahhüt edilen işin) başarısını garantilemek için para bağışlamak |
underwrite v.
|
|
237 |
Trade/Economic |
ödenmesi gereken para için yazılı talepte bulunmak |
draw v.
|
|
238 |
Trade/Economic |
(özellikle bir para biriminin istikrarını sürdürmek için) piyasaya müdahale etmek |
intervene v.
|
|
239 |
Trade/Economic |
para koymak için kullanılan |
money adj.
|
|
240 |
Trade/Economic |
para saklamak için kullanılan |
money adj.
|
|
241 |
Trade/Economic |
(para) faiz için kullanılmayan |
idle adj.
|
|
242 |
Trade/Economic |
(para) kar için kullanılmayan |
idle adj.
|
|
243 |
Trade/Economic |
abd'nin 1932'de demiryollarına, finansal kurumlara ve ticari işletmelere para yardımı yapması için kurduğu bir devlet kurumu |
rfc (reconstruction finance corporation) abrev.
|
|
244 |
Trade/Economic |
iş ilanlarında ne kadar para kazanılabileceğini belirtmek için kullanılan bir ifade |
o.t.e. (on-target earnings) abrev.
|
|
Law |
|
245 |
Law |
boşanma davası masraflarını karşılamak için eşin kocasından talep edebileceği para |
suit money n.
|
|
246 |
Law |
vicdanını rahatlatmak için verilen para |
conscience money n.
|
|
247 |
Law |
yatırımcıların dürüst olmayan teşebbüslere para yatırmalarını önlemek için çıkarılmış kanunlar |
blue sky law n.
|
|
248 |
Law |
(antik roma'da) efendinin kölesine ya da aile bireylerinden herhangi birisine kullanması için verdiği para veya ekonomik değeri olan varlık |
peculium n.
|
|
249 |
Law |
borçlunun bir alacaklıya diğerinden önce ödeme yapmasını önlemek için para veya mülküne el koyma |
arrestment [scottish] n.
|
|
250 |
Law |
belirli bir proje, program ya da kurum için ayrılmış belirli bir miktar para |
earmark n.
|
|
251 |
Law |
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası |
wite n.
|
|
252 |
Law |
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası |
wite n.
|
|
253 |
Law |
kazanan tarafa dava masrafları için yapılan para iadesi |
costs n.
|
|
254 |
Law |
(ingiliz hukukunda) eskiden şerifin elindeki para için ödediği vergi |
prest n.
|
|
255 |
Law |
suçu ihbar etmemek için para almak |
compound a crime v.
|
|
Politics |
|
256 |
Politics |
abd'nin yeniden yapılanma döneminde para ve siyasi kazançlar için güneye gelen kuzey yerlileri |
carbet-bagger n.
|
|
257 |
Politics |
bir memurunun parasız görmesi gereken bir iş için para talep etmesi |
exaction n.
|
|
258 |
Politics |
rüşvet vermek için toplanan para |
slush fund n.
|
|
259 |
Politics |
hükümetin bir projesini finanse etmek için başka bir projenin gideriymiş gibi gösterilen para |
black money n.
|
|
260 |
Politics |
seçim kampanyası için doğrudan adaya verilen para |
hard money [us] n.
|
|
Industry |
|
261 |
Industry |
(kağıt para) bir iş üzerinde çiçekli rozete benzeyen çeşitli eğri çizgiler oluşturmak için döner mandrel ve kesme noktası arasında dış merkezli göreceli hareket yaratmak için kullanılan bir torna aparatı |
rose engine n.
|
|
Tourism |
|
262 |
Tourism |
lokantalarda servis için alınan para |
cover charge n.
|
|
Media |
|
263 |
Media |
habercilerin haber yapmak için para karşılığı bilgi satın alması |
checkbook journalism n.
|
|
264 |
Media |
habercilerin haber yapmak için para karşılığı bilgi satın alması |
chequebook journalism n.
|
|
Technical |
|
265 |
Technical |
genellikle para toplamak amacıyla hayır işleri için hazırlanan uzun süreli radyo programı |
radiothon n.
|
|
266 |
Technical |
değerli belge veya para saklamak için kullanılan dayanıklı metal kutu veya kasa |
coffer n.
|
|
267 |
Technical |
(kurutma, yeniden paketleme nedeniyle) ağırlık kaybı için alıcıya ödenen para miktarı |
draft n.
|
|
Computer |
|
268 |
Computer |
başka birinin bilgisayarının kripto para madenciliği için izinsiz kullanılması |
crypto jacking n.
|
|
Education |
|
269 |
Education |
sınıfta günlük yaşamın özelliklerini göstermek için kullanılan gerçek para, mutfak eşyaları vb. nesneler |
realia n.
|
|
270 |
Education |
yaşamsal gereksinmelerini karşılayacak para (bursiyer için) |
stipend n.
|
|
271 |
Education |
öğrencilerin okurken bir yanda da çalışıp para kazanmaları için onlara iş bulan bir program |
work-study n.
|
|
History |
|
272 |
History |
feodal mutasarrıfın varisinin mülk üzerindeki hakkının devamı için derebeyine ödediği para |
relief n.
|
|
273 |
History |
1925'te tennessee'li öğretmen john scopes'un darwin'in evrim teorisini öğrettiği için para cezasına çarptırıldığı bir dava |
monkey trial n.
|
|
274 |
History |
savunma yapısının parçası olan kulenin inşa ve muhafazası için ödenen para |
barbacanage [obsolete] n.
|
|
275 |
History |
savunma yapısının parçası olan kulenin inşa ve muhafazası için ödenen para |
barbicanage [obsolete] n.
|
|
Religious |
|
276 |
Religious |
ilahi okutmak ve ayin için para bağışlanan sunak ya da şapel |
chantry n.
|
|
277 |
Religious |
sunak ya da şapelde ayinler için bağışlanan para |
chantry n.
|
|
278 |
Religious |
ilahi okutmak ve ayin için para bağışlanan sunak ya da şapel |
chaunterie n.
|
|
279 |
Religious |
sunak ya da şapelde ayinler için bağışlanan para |
chaunterie n.
|
|
280 |
Religious |
isa'ya ihanet için ödenen para ile sanhedrin tarafından alınan toprak |
potter's field n.
|
|
281 |
Religious |
katoliklerin her yıl papa için topladıkları para |
rome penny n.
|
|
Military |
|
282 |
Military |
savaş alanındaki orduyu desteklemek için toplanan para ve asker |
contribution n.
|
|
Sport |
|
283 |
Sport |
(poligon atışında) yarışmacıların her atış için para ödediği bir yarış şekli |
pool n.
|
|
Card |
|
284 |
Card |
(pokerde oyuna girmek için) para yedirmek |
stake v.
|
|
Music |
|
285 |
Music |
para kazanmak için laterna çalan sokak müzisyeni |
organ-grinder n.
|
|
286 |
Music |
(batı kanada'da bir bölgede) evlenecek çifte para toplamak için yapılan dans |
social n.
|
|
Librarianship |
|
287 |
Librarianship |
iade tarihi geçmiş kitaplar için kütüphanenin uyguladığı para cezası |
library fine n.
|
|
Printery |
|
288 |
Printery |
başlık veya açıklamanın telif hakkı için para yatırmak |
enter v.
|
|
Archaic |
|
289 |
Archaic |
geçim masrafları için verilen para |
diet n.
|
|
Slang |
|
290 |
Slang |
işleri hızlandırmak için devlet çalışanlarına verilen para/hediye (yasak olmayan ülkelerde) |
lubrication payment n.
|
|
291 |
Slang |
önden yer ayırtmak için tiyatro müdürüne verilen para/rüşvet |
ice n.
|
|
292 |
Slang |
para için kaza geçirmiş numarası yapan kimse |
flopper n.
|
|
293 |
Slang |
(para için) darlama |
snatch n.
|
|
294 |
Slang |
(para için) peşinde gezme |
snatch n.
|
|
295 |
Slang |
birisini para için satmak |
sell someone out for money v.
|
|
296 |
Slang |
birini para için satmak |
sell someone out for money v.
|
|
297 |
Slang |
birisini para için satmak |
sell someone for money v.
|
|
298 |
Slang |
birini para için satmak |
sell someone for money v.
|
|
299 |
Slang |
para için yeteneğini satmak |
whore out v.
|
|
300 |
Slang |
para için prensiplerinden taviz vermek |
whore out v.
|
|
301 |
Slang |
para için kendinden taviz vermek |
whore out v.
|
|
302 |
Slang |
para, uyuşturucu, içki için dilenmek |
mooch v.
|
|
Modern Slang |
|
303 |
Modern Slang |
zengin olduğun için kadınlara para harcıyorsan sırf onlarla yatmak için kadınlara para döküyorsun sayılmaz |
aint trickin if you got it expr.
|
|
304 |
Modern Slang |
para için her şeyi yaparım |
afm (anything for money) expr.
|
|